Skip to main content

Kadının İnsan Hakları Eğitim Programı’nın (KİHEP) temel iki amacından biri; yerelde kadınların örgütlenmesini desteklemek ve mevcut örgütlenmelere güç kazandırmaktır. Bu amacına uygun olarak KİHEP’e katılan kadınlar, program sırasında ve sonrasında bulundukları koşullara özgü farklı örgütlenme biçimlerini kullandılar. Ayrıca, pek çok yerde kadın örgütlerinin gönüllüleri ve temsilcileri de programa katıldı ve çok olumlu geribildirimlerde bulundular.

Kadınlar arasındaki dayanışmayı güçlendirerek örgütlenmenin ilk adımlarını grup çalışmaları sırasında atan KİHEP’in sonrasında, katılımcılar tarafından yıllar içinde çok sayıda örgütlenme gerçekleştirildi. KİHEP katılımcıları, düzenli toplanan gruplar kurmak, konferanslar, çalışma atölyeleri gibi etkinlikler düzenlemek, kampanyalar ve kermesler gibi düzenli faaliyetlere katılmak, faaliyet grupları oluşturmak, yeni örgütler kurmak ve/veya mevcut örgütlere katılmak gibi tabanda örgütlenmenin farklı yollarını kullandılar. Bağımsız kadın örgütlenmesi ve kadın hareketine vurgu yapan programın ardından KİHEP katılımcıları 2013 itibariyle 13 ilde, 20’ye yakın farklı kadın örgütü ya da girişimi başlattılar. Aşağıdaki örnekler sadece bazıları.[Örgütlenme örnekleri, gerçekleştirildikleri tarihe göre sıralanmıştır.]

Bulunduğu mahallede kaynak kişiler olan; illerinde, bölgelerinde ve hatta ulusal düzeyde kadın hareketinin aktif bileşeni olan örgütlenmeler kuran; ulusal ve uluslararası düzeyde kadının insan hakları için savunuculuk faaliyeti yürüten KİHEP katılımcıları, her gün kadın mücadelesine olan inancımızı tazeliyor. Yaşasın kadın dayanışması!

KİHEP’li kadınlar, kreşler ve anaokulları kurulmasına öncülük ettiler.

“Çocuğum anaokulu yaşındaydı fakat devlet anaokulları kapanmıştı. Özel olanlar açıktı. Biz on bir kişi Milli Eğitim Bakanlığı’na bir dilekçe verdik. Bundan sonra devlet okullarından birinde ana sınıfı açıldı, diğerlerinde de açılacağı söylendi.” (Edirne)

KİHEP’li kadınlar birçok ilde semt pazarında ürettiklerini satmak için girişimlerde bulundu ve başarılı oldular. 

“Ben iş kadını olmaya karar verdim. Eğer yirmi kişiden imza toplarsam, belediyeden ücretsiz yer temin edebileceğimi öğrenmiştim. Bunu yaptım ve şimdi bir semt pazarımız var.” (İstanbul)

KİHEP’li kadınlar çevre ve kent yaşamı konusunda da örgütlendi.

Örneğin, Trabzon’da dolmuş duraklarının güzergâhını değiştiren kadınlar, İstanbul’da mahallelerinde toplanmayan çöplerin düzenli toplanmasını sağladı. Bunlar sayısız örnekten sadece ikisi…

“Gazi mahallesinde, çöpler düzenli toplanmıyordu. Kadınlar bir araya geldiler ve belediyeye başvurdular. Artık çöpler düzenli olarak saat 07:30-10:00 arası toplanıyor. Marketler ve bakkal dükkanları çöplerini gelişi güzel sokağa atıyorlardı ve biz buna çok kızıyorduk. Yine toplantılar yapıldı, kararlar alındı ve dükkanların önlerine çöplerini atacakları çöp bidonları konuldu.” (İstanbul)

Bazı girişimlerin olumsuz sonuçlandığı da oldu.

Antalya’dan KİHEP grup yönlendiricisi aktarıyor: “Kadınlar tarafından yönetilen ve kadın sorunlarına eğilecek polis karakollarının kurulması için bir grup kadın Belediye Başkanı ile görüşmeye gitti ve karakollarda polis memurları ile görüştü. Kadınlar için karakollar kurulması istendi. (Bu Brezilya’da var) Ama Başkan böyle bir girişime hiç gerek olmadığını söyledi.”

Ekran Resmi 2014-04-04 15.34.44

Çanakkale’de Bağımsız Kadın Örgütlenmesi
[Kadının İnsan Hakları Derneği’nin, Haziran 2002’de İstanbul’da düzenlediği Yerel Örgütlenme Toplantısı’ndaki konuşmasından alınmıştır.]

Gülay Şarışen, ELDER kurucu üyesi

Kadının İnsan Hakları Eğitimi Programı’na katıldıktan hemen sonra örgütlenmeye geçtik. Haklarımızı, öğrendiklerimizi hayata geçirmeye, Türkiye’de kadın hareketinin bir parçası olmaya karar verdik. Çevremizde gördüğümüz, kendi hayatımızda yaşadığımız kadına karşı ayrımcılığa karşı örgütlü olarak savaşmak gerek. Tüzel bir kişilik edinmeye karar verdik. Çanakkale’de kadının sosyal, ekonomik ve politik alanlara aktif katılımını sağlamak istiyoruz. Şehrimizdeki resmi ve sivil tüm kurumların kadın bakış açısına sahip bir anlayışla işlemesi gerek. Biz kadının insan hakları eğitimini Toplum Merkezi’nde aldık ama bir süre sonra Toplum Merkezi’nden sıyrılmak ve bağımsızlık kazanmak gerekiyor. Yoksa, aldığınız eğitimin kadın hareketiyle pek bir bağlantısı kalmıyor. Örgütlenme aşamasında kısa sürede bir dernek kurma fikri doğdu. Kendi aramızda ve şehrimizdeki diğer kurumlarla uzun toplantılar yaptık. Ve 1998’de Çanakkale Kadının El Emeğini Değerlendirme Derneği’ni kurduk. Bizler kadının insan hakları eğitiminden sonra Türkiye’de örgütlenmeye geçen ilk grubuz.

Bir şeye başlandığında geri dönmek olmuyor. En başta kadınların el emeği ile ürettikleri ürünleri satabilmek için pazar yeri ayarlamak istemiştik. İlk etapta yerel yönetimle bir sorun yaşamadık ama bizi “birkaç kadın” olarak değerlendiriyorlardı. Ekonomik yaşamda da kadın olduğumuz için küçümseniyorduk yani. Ama örgütlendikten sonra her şey değişti. Artık bizi başka bir yerde görüyorlar. Belediyeye, Valiliğe bir taleple gittiğimiz zaman, o olayın peşini bırakmayacağımızı, başladığımız işi bitireceğimizi biliyorlar.

Kadının ekonomik hakları konusunda bir dernek açtık. Ama başka birçok konuda da çalışıyoruz. Mümkün olduğu kadar çok kadına ulaşarak onların toplumsal yaşama katılmalarını ve aktif hale gelmelerini amaçlıyoruz. Ana konularımızdan kadına karşı uygulanan şiddet. Çalışmalarımızın arka planında hep bu konularda bilinç yükseltmek var. Tabana yayılabilmek için çıkışı ekonomik haklardan yaptık. Asıl amacımız ise kadına karşı uygulanan şiddeti sonlandırmak.

Kuruluşumuzdan beri, Kadının İnsan Hakları Derneği ile yaptığımız toplantılar, onların da olayların arkasını bırakmamaları, arada toparlayıcı olarak verdikleri destek ve katıldığımız 3. Kadın Sığınakları Toplantısı’nda tanıştığımız diğer kadın örgütleri ve programları daha geniş bir boyutta düşünmemizi sağladı. Bu süreç içerisinde, her yıl bir önceki yıldan daha ileri gitmeyi hedefledik. Grubumuz kendi içinde komiteler oluşturdu, halen derneğimizin çalışmalarını o komiteler takip etmekte. Her birimizin görevleri, sorumlulukları var.

Geçen yıl Çanakkkale’de bir Kadın Sığınmaevi açmak için çalışmaya başladık. 6 ay gibi kısa bir sürede yerimizi, her şeyimizi ayarladık. Fakat SHÇEK yönetmeliğiyle ilgili bürokratik engellere takıldık. Ne yapabiliriz, diye düşünürken çalışmalarımızı bir Kadın Merkezi açmaya yönelttik. Sonunda 2002 yılında Kadın Merkezi’ni açtık.

Bu arada el ürünlerimizi satmaya devam ediyoruz. Satışları turistik bir bölgede yaptığımız için kadınlar dil eğitimi almak istediler. Şimdi Merkez’de ihtiyaçtan doğan bir de İngilizce kursumuz var. Kadınlar bir yıldır dil eğitimi alıyorlar ve müşterilerle gayet iyi iletişim kurmaya başladılar.

Ne yazık ki çalışmalarımız sırasında bizi yıldırmaya çalışanlarla da karşılaştık. Kimi kurumlar, hatta bazı sivil toplum kuruluşları, yaptığımız çalışmaları kendi işleri gibi sahiplenmeye veya çalışmalarımızı engellemeye kalktılar. Örneğin, bölgedeki başka bir STK, “bir dernek olarak nasıl böyle bir merkez açarlar” diye yasal hiç bir anlamı veya geçerliliği olmayan bir şikayette bulundu. Ve bizler Kadın Merkezi’ni açtıktan sonra Emniyet’te sorgulamaya bile çekildik.

NTV’de Derneğimiz‘le ilgili bir program yapıldı. Eylül’de de TRT’de belgesel olarak yayınlanacak. İnsanlara ve kurumlara vermeye çalıştığımız mesaj, kadına karşı şiddetin bir insan hakları ihlali olduğu ve resmi kurumların bu şiddetin önlenmesinden sorumlu olduğudur.

Birçok ilke imza atan bir grubuz. Şimdi kısa vadeli hedefimiz, Çanakkale’de bir Kadın Meclisi’nin kurulması ve sığınma evinin açılmasını sağlamak. Ayrıca kadınlarla çalışma yapan resmi ve sivil kurumların kadın bakış açısına sahip olmaları ve kadınların sorunlarına duyarlı olmaları için çalışıyoruz.

Çalışmalarımız için destek ve kaynak bulabileceğimiz kuruluşlar arasında Valilik, İl Emniyet Müdürlüğü, Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, yerel basın, Tabipler Odası, Belediye, Baro, Kadının İnsan Hakları Derneği ve KSSGM var. Bilgi ve verileri toplayıp, geniş katılımlı toplantılar ve ilgililerle görüşmeler yapacağız. Çanakkale’de kadına karşı şiddet konusunda durum tespiti yapabilmek için polisle de aylık toplantılarımız olacak.

Kısa vadede Çanakkale polis teşkilatında, devlet hastanelerinde ve savcılıkta kadına karşı şiddet konusunda duyarlılığı arttırmak için eğitimler vereceğiz. Polis teşkilatında verilecek eğitim için çalışmalarımıza başladık bile.

kihep-elder

Kadın Emeği ve İstihdamı Girişimi’nin (KEİG) web sitesinde yayınlanan ELDER’in kuruluş sürecini anlatan röportajını okuyabilirsiniz:

“AMACIMIZ ERKEK EGEMEN TOPLUMDAN KURTULMAK DEĞİL Mİ?”

Kadının İnsan Hakları Eğitimi Programı’na (KİHEP) katıldılar  ve bu çalışma sonunda bir dernek kurma fikri ortaya çıktı. 1998 yılında Çanakkale Kadın El Emeğini Değerlendirme Derneği’ni, 2002 yılında da derneğin Kadın Danışma Merkezi’ni kurdular.

Ekran Resmi 2014-04-04 15.35.34

İstanbul’un Okmeydanı semtindeki kadınlar, Toplum Merkezi’nde katıldıkları Kadının İnsan Hakları Eğitimi ile ev içi üretimden dışarıya açıldılar ve 2002 yılında Atölye Mor Kağıt’ı kurdular.

mor kagit-pzt-ilk sayfa

Pazartesi dergisinde yayınlanan röportajın tamamını okumak için tıklayınız.

 

 

 

İstanbul Gazi Mahallesi Kadınları Kendi İhtiyaçları Etrafında Örgütlendi

[Kadının İnsan Hakları Derneği’nin, Haziran 2002’de İstanbul’da düzenlediği Yerel Örgütlenme Toplantısı’ndaki konuşmalarından alınmıştır]

Güler Han ve Nurcan Karaman, KİHEP katılımcıları

2001-2002 döneminde Kadının İnsan Hakları Eğitimi’ne katıldık. Bizden önceki dönemde bu eğitimi alıp örgütlenen kadınlar mahallemizde kadının özgürlüğünün önündeki engelleri tespit etmek için bir araştırma yapmışlardı. Bu araştırmaya göre kadınların önündeki en büyük engel bütün gün bakmak zorunda oldukları çocuklarıydı. Çocuk noktasına gelince bizim mahallenin kadınları tıkanıyordu yani. Araştırmanın sonuçları bizlere ışık tuttu. Bizler de Kadının İnsan Hakları Eğitimi’ne katılırken, bu engeli aşmak için çocuk yuvası kurmayı planladık. Ve bu amaçla örgütlenmeye başladık.

Bir anket hazırladık. Bu anketle 4 mahallede 131 kadına ulaştık. Yaptığımız anketin sonuçlarına baktığımızda görüştüğümüz annelerin yüzde 85’inin çalışamadığını gördük. Ve çalışmama nedenleri çocuklarını bırakabilecekleri bir yerin olmaması. Oysa burada bir kreş olsa kadınlar işe gidebilecekler, kurslara katılabilecekler. Bu mahalledeki kadınlar özgürleşsin, kendilerine güvensinler istiyoruz. Amaçlarımızı gerçekleştirebilmek için bir tüzel kimlik edinmemiz şart. Çocuğumuza bakmakla geçirmediğimiz zaman içerisinde, kendimiz için neler yapabildiğimizi, 3 saatte bile nerelere geldiğimizi gördük. Bunu görmemizde ve bu ihtiyacı fark etmemizde Kadının İnsan Hakları Eğitimi’nin büyük önemi var.

Yuva açmayı aklımıza koyunca bir okul öncesi eğitimi aldık. Grubumuz bu konuda çalışmaya başlayınca Toplum Merkezi bize küçük bir daire kiraladı. Ve mahallede her kadının yararlanabileceği, yaygın bir iş yapmaya giriştik. Bizler kadınların çalışma yaşamına girmesine uğraşıyoruz. Kadınların kendi aralarında örgütlenmeleri gerektiğine inanıyoruz. Bu yüzden ilk önce yuva açacağız, çünkü şu an temel ihtiyacımız bu.

Grubumuz haftalık toplantılar düzenliyor. Aramızda bir iş bölümü yaptık. İlk olarak ihtiyaç tespiti yaptık. Gazi mahallesinin çocuk sayısını, kamu mekanlarını, bize tahsis edilebilecek boş arsaları öğrenmek için. Anketleri değerlendirdikten sonra muhtarlarla, belediyeyle, okul müdürleriyle ve kaymakamla görüştük. İzmit – Yeşilova’da kadınların açtığı yuvayı ziyaret ettik. Çalışmaları hakkında bilgi aldık; neler yapmamız gerektiğini, insanlara, kurumlara nasıl ulaşabileceğimizi düşündük.

Tapuya gittiğimizde arsaların açıklamalı bilgilerini istedik. Ada, pafta, parsel numaralarına dair her şeyi biliyorduk. Onlar bile şaşırdılar. Tapu kadastrodan mühendis gönderdiler, hangi arsaların bizim için uygun olduğunu, hangisinin bize verilebileceğini araştırdık. Grubumuzu tanıtmaya Kaymakam’a gittik. Kaymakam’a bilgi verirken, “biz kadınlar mahallemiz için somut bir şeyler istiyoruz” dedik. Belediye Başkanı‘yla görüşürken “niye bize hizmet gelmiyor” dedik “buranın nüfusu bir şehir kadar, yani en az 4 kreşe ihtiyaç var.”

Bu bilgileri ve talepleri ilettikten sonra da Belediye Başkanı’ndan bir arsa sözü aldık. Arsa üstünde büyük bir bina istedik, çünkü sadece bir kreş değil, kadınların çalışabileceği, sosyalleşeceği, geniş bir yer kurabilmek istiyoruz.

Kalıcı konutlara geçtiğimizde kadınlar için meslek edinme kursları açabiliriz. Üretime de geçmek istiyoruz. Önce bir pazar araştırması yapacağız, sonuçlarına göre bir üretim atölyesi kuracağız ve satış yapıp zamanla üretim alanımızı genişleteceğiz. Tüm bu imkanları oluşturabilirsek kadınlara örgütlenmeleri için yol açmış olacağız.

Şimdi planımız kreş için Sosyal Hizmetlerle bir protokol yapmak; tüzel kimliğimiz olunca arsayı derhal devralacağız. Binayı Belediye yapacak ama iç onarımına, öğretmenine karışmayacak. Burayı biz kadınlar yöneteceğiz. Yönetim kurulumuz mahalledeki annelerden oluşacak. Önümüzdeki kısıtlamaları zamanla aşıyoruz. Yuvanın girdisi çıktısı olacak ama şirket kurmayı düşünmedik. Kâr amacımız yok. Binanın içini döşedik, elektrik, su, telefonu da ödememiz gerekiyor. Bunun için ailelerin gelir durumlarına göre fiyat belirleyeceğiz. Koşulları uygun olmayanlar da yararlanacaklar yuvadan. Yuvaya ödeme yapamayacak olanlar birkaç saat mutfak veya temizlik işlerinde yardımcı olabilecekler.

Tüm bu işler için ana hedeflerimizi belirledik: kendi tüzel kimliğimiz olmalı. İlk önce kooperatifleşme. Kooperatifleşmemizdeki amaç ona bağlı alt kuruluşlar açabilmek. Çünkü burayı yedi kişi kurdu, yedi kişi devam edecek diye bir şey yok. Kooperatifimizin üyeleri olacak.

Kooperatifimizin kadınların sosyal, ekonomik ve politik özgürlüğünü destekleyebilmesi için elbet kaynaklara ve destek sağlayacak kurumlara ihtiyaç var. Kaynak bulmak için sponsorlara, mahallemize yardım etmek isteyen büyük firmalara ulaşabiliriz. Sivil toplum kuruluşlarıyla bağlantı kuracağız. Onlara mahallenin kalkınması için kooperatifleşmemizin ve üretime geçmemizin yararlarını anlatacağız. Devlet birimlerine de kadının iş hayatına katılmasının gerekliliğini anlatmaya, bu amaçla medyayı da kullanmaya kararlıyız. Gazi mahallesinin kadınları tüm önyargılara karşın birlikte çalışıyorlar, birlikte üretiyorlar, örgütlüler; medyaya vermek istediğimiz mesaj da bu. Kooperatifimiz sayesinde bu mahallenin kadınları evden çıkıp, çocuklarından, çevreden ve eşlerinden bağımsız olarak kendi ihtiyaçlarına göre hareket edebilecekler ve ev dışında bir meslekleri olabilecek veya üretim yapabilecekler. Yunanistan’a kadar sesimizi duyurduk, gelip gördüler bizi. Bundan sonra da geri dönmeyeceğiz.

Ekran Resmi 2014-04-04 15.37.24yerel6

Ekran Resmi 2014-04-04 15.37.37

Diyarbakır’da Kapalı Kapıları Aralayan Kadınlar

Müşeyyer, KİHEP katılımcısı, Diyarbakır

Ben bizim ailede okula giden ilk kız çocuğuyum. İlkokulu bitirdim, ortaokula gitmeme izin yoktu. Ailem beni amcamın oğluyla evlendirdi. Hayatım boyu kendi keyfime göre dışarı bile çıkamadım. Altı çocuğum olduktan sonra Kadının İnsan Hakları Eğitimi Programı’yla tanıştım. Ve aile hayatım da sosyal hayatım da değişti. Her tanıdığım kadınla bu eğitimi, haklarımızı konuşmaya başladım. Bir süre sonra eşlerimizden ve aile büyüklerimizden habersiz, çaya kahveye gidiyoruz diye akrabalarla, komşularla toplanmaya ve kadının insan haklarını tartışmaya başladık. Gördüm ki bir kadın, bir anne olarak kendi hakların var ve senin bu haklarını bilmeye hakkın var. Ama ben bunu ancak eğitimi alırken fark ettim. Ondan önce hak sahibi bile değildim sanki. Eğitime katılırken ben de bir işte çalışmak istedim. Bu konuda yalnız da değildim, eğitim grubumuzdan çok kadın benim gibi düşünüyordu. Ortak ihtiyaçlarımız çevresinde bir araya geldik, bir grup kurduk. Birlikte bir üretim atölyesi kurabileceğimizi düşündük. Önceleri böyle bir isteğim olduğunu eşime söylemeyi bile düşünemezdim. Ekran Resmi 2014-04-04 15.46.29Ama insan kendi isteğini uygun gördükten sonra kendini ifade etmesini de biliyor. Ben çalışmak istiyorum dedim eşime, dışarı çıkacağım, çalışacağım, başka kadınlarla, erkeklerle de konuşacağım elbet. Kadının İnsan Hakları Eğitimi’nden sonra grubumuz çalışmaya başladı. Ana konumuz kadınların ekonomik haklarının savunulması. Mahallede büyük bir anket de yaptık. Çocukların oynayabileceği, eğitim alabileceği bir yer olmadığı sonucu çıktı. Çok ihtiyaç var oysa. Bizim mahallede suç oranı ve potansiyeli çok yüksek. Çocuklar için yuva açmayı da düşündük. Bir yerden başlamak gerekiyordu. Öncelikle grubumuzun resmi bir kimliği olmalı. Diyarbakır’da dernek kurmak çok zor, biz de kooperatifleşmeye karar verdik. Ne üretebileceğimizi saptamak için bir pazar araştırması yaptık ve mum yapılmasına karar verdik. Bu amaçla grubumuz bir proje hazırladı, projeyi valiliğe ilettik. Valilik projemizi kabul etti. Şimdi mum üretiyoruz. İşe ilk başladığımızda atölyemiz bile yoktu, evde yapıyorduk mumları. Sonra küçük bir dükkân kiraladık. Belediye dükkânın beş aylık kirasını verdi. Atölyemizin açılışı yapılana kadar hiç kimse bizim çalışacağımızı kabullenmiyordu. Açılış törenine Vali Bey de geldi; eh bundan sonra da tebrikler gelmeye başladı. Grubumuza katılan kadınların sayısı giderek çoğalıyor. Katılan kadınların kendi ihtiyaçlarını karşılamaları için bir imkân olacak bizim kooperatif. Kadınların evle işi birbirinden ayırabilmesini sağlayacağız. Hedefimiz Diyarbakır’daki kadınların sosyal ve ekonomik bilincini ve durumunu güçlendirmek. Kadını üretim sürecine sokmayı ve evin dışına çıkarmayı amaçlıyoruz. Ben kapıyı araladım, birlikte çalıştığım bir grubum var, bir işim var, hedeflerimiz planlarımız var. ” [Kadının İnsan Hakları Derneği’nin, Haziran 2002’de İstanbul’da düzenlediği Yerel Örgütlenme Toplantısı’ndaki konuşmasından alınmıştır.]

Yozgat Üretici Kadınlar Dayanışma Derneği (YÜKED)

Yasemin Can, KİHEP katılımcısı, Yozgat

yerel8Derneğimiz kurulduktan sonra birçok kadın üyemiz oldu. Böyle bir derneğe ihtiyaç olduğu ortaya çıktı. Yozgat Valisi ile ilk toplantımızı gerçekleştirdik. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı mütevelli heyeti için oy kullanıldı. Belediye Başkanı ile bire bir görüşmelerde bulunduk ve bunlar bizim için bir ilkti.

Yozgat Cehirlik lalesinin incelenmesi için TÜBİTAK’la görüşmeler yapıldı, örnekler incelenmeye gönderildi. Çevre Orman Müdürlüğü ile çocuk yuvasına 200 adet fidan dikildi. Aerobik ve tel kırma kursları açıldı. Belediye ile işbirliği yapılarak, belediyenin yapmış olduğu dükkanlardan, kadınların ürettikleri el emeklerini satacakları yer temin edildi. Yozgat Dernekler Platformu üyesi olundu.

Yozgat Sürmeli Festivali kapsamında düzenlenen fuara katılım sağlandı. İstanbul Feshane Fuarı’nda yer alındı. AB projeleri çalışmaları çerçevesinde kadınlara ve çocuklara yönelik etkinliklere destek vermek amaçlı projeler gönderildi. Aile içi şiddete yönelik komisyon içerisinde yer alındı. Bunlarla heyecan duyduk, birçok konuda fikirlerimizi iletme fırsatı yakalamayı başardık. Her şeyden önce bizlere saygı duyuldu. Hep birlikte güçlendik ve birlikte yolumuza devam edeceğiz.”

 Güldünya Kadın Derneği, Van Kadın Derneği’nden (VAKAD) Kadının İnsan Hakları Eğitim Programı (KİHEP) grup yönlendiricilerinin Bitlis’te yürüttüğü KİHEP grubuna katılan kadınlar tarafından 2008 yılında kuruldu. Dernek adını, Bitlis’e bağlı Güroymak ilçesinde yaşayan ve 2003 yılında aile meclisi kararıyla katledilen Güldünya Tören’in anısından aldı.